İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | live in f. | oturmak | ||
I don't live in Boston anymore. Artık Boston'da oturmuyorum. More Sentences |
||||
Genel | live in f. | yerleşmek | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | live in f. | (çalıştığı yerde) oturmak/yaşamak | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | live in f. | birlikte yaşamak (evli olmadan) | ||
Konuşma Dili | live in f. | dost hayatı yaşamak |